Ana Sayfa / Makaleler / Dolaylı Vergilerimiz Neden Yüksek?

Dolaylı Vergilerimiz Neden Yüksek?

201Vergi, devletin veya vergilendirme yetkisi verilen kamu kuruluşları tarafından kamu gücüne dayanılarak, kişilerden karşılıksız olarak alınan iktisadi değerlerdir.Vergi denince iki türlü vergi aklımıza gelir:

a) Dolaysız vergiler (gelir vergisi ve kurumlar vergisi gibi)

b) Dolaylı vergiler (Katma Değer Vergisi ( KDV), Özel Tüketim Vergisi ( ÖTV), Özel İletişim Vergisi ( ÖİV), Damga Vergisi, Harçlar, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ( BSMV) olmak üzere diğer dolaylı vergi kalemlerinden oluşmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın  73. Maddesi gereği; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikalarının sosyal amacıdır”. Vergi gelirlerinin bu maddeye dayanılarak dolaysız vergiler yoluyla toplanması, Anayasanın ruhuna uygun düşer. Ancak Türkiye’nin sıkıntısı, önce beyan edilip sonra da ödenen dolaysız vergiler de istenilen düzeye ulaşılamaması dır.

Dolaysız vergiler, önce beyan edilip sonra ödenen servet ve gelir üzerinden, yönetimin belirlediği oranlarda alınan vergilerdir. Dolaylı vergiler ise, yasama organı tarafından fiyatlara eklenmesi istenerek, tüketicilerden alınan vergidir[1]. Satış vergileri, bu tip vergilere bir örnektir. Akaryakıt ürünlerinden başlayarak vatandaşın kullandığı pek çok üründen alınan vergilere bilindiği gibi dolaylı vergiler denmektedir. Dolaylı vergiler, zengin ya da fakir olsun, yaşamak zorunda olduğu için temel malları tüketen insanların üstüne aynı yükü getirir. Dolaylı vergiler, vergi yükümlüsünün şahsi durumlarını dikkate almaksızın üretim, tüketim, değişim gibi olaylara dayanırlar. Gelir ve serveti elde edildikleri zaman değil, harcadıkları zaman mal ve hizmetlerin fiyatları içine gizlenmiş olarak vergilendirilirler. Bu nedenle vergilendirilmiş malları daha çok kullananlar diğerlerine göre daha fazla vergi öderler.[2] Bu nedenle adaletsiz bir vergi olduğu herkesçe kabul edilir. Çünkü, kazanandan kazancı oranında değil, zorunlu harcama yapan herkesten eşit alınan vergilerdir.

Vergi sistemimizin sağlıklı olup olmadığının kriteri olarak genellikle dolaylı ve dolaysız vergilerin vergi gelirleri toplamı içindeki payı kullanılmaktadır. Dolaylı vergilerin payının artması sistemin sağlıklı olmadığının bir işareti olarak değerlendirilmekte ve vergi sistemimiz bu açıdan eleştirilmektedir. Dolaysız vergilerin oranının düşük olmasının birçok sebebi vardır. Bu konuyu  daha önceden Neden Vergi Kaçırıyoruz adlı makalemde de ayrıntılı açıkladığım gibi Türk halkının vergi vermek istememesi ve mümkün olduğu kadar vergi kaçırmaya çalışmasıdır. Bu durumda Devlet gelir ihtiyacını dolaylı vergileri arttırarak karşılamaya çalışır. Bu ihtiyacın yansıması olarak 2013 yılı bütçemizde toplam 347.9 milyar TL vergi geliri sağlanacağı ön görülmektedir. Bu vergi gelirleri içerisinde dolaylı vergilerin miktarı 250,3 milyar TL’ dir. Buna göre, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı ise %71.9’dır.

Dolaylı vergiler ise gerçekte, Anayasanın 73. maddesine tezat oluşturacak şekilde, yurttaşların mali gücünü dikkate almadan, herkese aynı düzeyde uygulanan vergilerdir. Toplam vergiler içinde “dolaylı vergilerin” oranı arttıkça, vergi düzeni daha adaletsiz bir yapıya dönüşür.

Ülkemizde vergi yükü, Batılı ekonomiler normlarına göre düşüktür; dağılımı adaletsizdir. Vergi sistemi ağırlıklı olarak dolaylı vergi görüntüsündedir. Özellikle KDV ve Akaryakıt Tüketim Vergisi (ATV)’ ne getirilmekte olan artışlar ile, dolaylı vergi yükü adaletsizce tırmandırılmaktadır. Dolaylı vergilerin bu çapta yaygınlaşması, ulusal gelirden sadece %46 düzeyinde pay alan toplumun alt % 80’ lik kesimi, yani “işçiler- emekliler- üreticiler- esnaf- sanatkarlar- aydınlar- işsizler- bakıma muhtaçlar” dan oluşan kesimi, yani toplumun bel kemiğini ezmekte; toplumda eşitsizliklerin daha da tırmanmasına neden olmaktadır.

Vergi sisteminin gelir dağılımı üzerindeki etkisi, dolaylı-dolaysız vergi oranları yardımıyla incelenebilir. Vergiler içinde dolaylı vergilerin payının artması, gelir dağılımını ücretliler aleyhine değiştirmektedir. Ülkemizde dolaylı vergi oranları,  1993 yılından itibaren, bazı dalgalanmalar olmakla birlikte, dolaysız vergi oranlarının üzerinde gerçekleşmiştir. Dolaylı vergi oranlarının vergi gelirleri içinde ağırlıkta olması, emek gelirinin kaybını arttırmaktadır. Ayrıca mal ve hizmetlerden alınan vergilerdeki artışlar da, emek geliri üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Katma değer vergisi ve fon uygulamaları, düşük gelirlilerin vergi payını arttıran önemli faktörlerdir.

Devletin vergi toplamak için kullandığı en önemli dolaylı vergi türü KDV’dir. Ancak KDV uygulamaları nedeni ile mal ve hizmetlerin fiyatı arttığı için, bunun sonucunda talep iyice daralır, ekonomi durgunluğa doğru sürüklenir. Bu durumda uygun olan politika, KDV oranlarının indirilerek fiyatlarda düşüşün sağlanması ve akabinde gelecek talep artışı ile derin bir durgunlukta olan ekonominin canlandırılmaya çalışılmasıdır. Ancak Türkiye’de, ekonominin durumu pek göz önüne alınmaksızın, gelir elde etmek amacıyla, KDV oranları yüksek tutulmuştur.

Tüm Dünya da uygulanan vergi sistemlerine göz attığımızda, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerde uygulanan vergi sistemlerinde farklılıklar olmakla birlikte, temel olarak gelir üzerinden alınan vergilerin hakim olduğunu, aynı vergi sistemi içinde hem gelirin, hem de harcama ve servetin vergilendirildiği görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde dolaysız vergiler hakim iken, gelişmekte olan ülkelerde dolaylı vergiler ağırlık kazanmaktadır. Vergi sistemlerinde önemli ölçüde artan oranlı vergi tarifesi uygulanmaktadır. Devletler bir çok nedenle vergi sistemlerine çok sayıda vergi istisna, muafiyet ve indirimleri dahil etmektedirler. Öte yandan tüm dünyada vergi kanunlarının yapısı birbirine benzer özellikler taşımaktadır. Vergi kanunları sık sık değiştirilmekte ve bu değişiklikler vergi kanunlarını karmaşık ve anlaşılmaz bir hale getirmektedir. Gerek kanunların gerekse vergi sisteminin karmaşık bir hal alması, hem vergi idaresinin hem de vergi mükelleflerinin bu konudaki maliyetlerini artırmaktadır.Vergilendirmenin daha adil bir hal alabilmesi için, dolaylı vergiler yerine dolaysız vergilerin tercih edilmesi daha adilane görünmektedir. Çünkü adil bir vergi politikası ile vatandaşlar vergi kaçırma isteğini daha az duyacaklar, böylece devletin vergi gelirleri artacağından dolaylı vergi koyma yoluna daha az başvuracak, bu vergi türünün toplum üzerinde sebep olduğu olumsuz etkiler azalacaktır.



[1]  ERDAĞ,Nevzat Türk vergi sistemi Beta yayınları

[2] ERGİNAY, Akif, Kamu Maliyesi, Sevinç Matbaası, Ankara,

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Kurumların Vergisi Oranı Yüzde Yirmibeş

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32. maddesinin birinci fıkrasında (2023 yılı ve izleyen …

Bir yorum

  1. Ah şu dolaylı vergiler. Hala anlamış değilim. Kazanıyorum. Kazandığımın vergisini ödüyorum. Harcıyorum,harcadığıma da vergi ödüyorum. Vicdanım ve aklım almıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir