Ana Sayfa / Bilişim / Online Satışlarda Aracılık Edenlere Ödenen Komisyonda Vergi

Online Satışlarda Aracılık Edenlere Ödenen Komisyonda Vergi

286İnternet üzerinden yapılan satışlara ilişkin olarak alışveriş yapılmasını teşvik etmek ve müşteri bulmak amacıyla dışarıdan vergi mükellefi olmayan gerçek kişilerden hizmet alan firmalar bu hizmet karşılığında vergi mükellefi olmayan bu gerçek kişilere yapılacak satışlar üzerinden belli oranda komisyon ücret ödemesi yapmaktadırlar. Ödenen bu komisyonların stopaj, KDV gibi vergiler açısından durumu bilinmeyen veya yanlış uygulamaların olduğu bir yöndür. Bu makalemizde bu hususu kanunlarımız açısından ayrıntılı yazacağım.

Gelir Vergisi Kanunu Yönünden;

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunumuzun 9. maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, kimlerin esnaf muaflığından faydalanacakları da maddede bentler halinde sayılmıştır.

Aynı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde,

 “Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç)” hükmü yer almakta olup, maddenin üçüncü fıkrasında, ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde gelir vergisine tâbi olanlar ile yukarıda sayılan işleri gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanların esnaf muaflığından faydalanamayacakları açıklanmıştır. Son fıkrasında da “bu muaflığın Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanunumuzun 61. maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir diyerek,

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez” hükmü yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanunumuzun 82. maddesinde ise arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların arızi ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış olup, 94. maddesinde de “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere göre,

13. Esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca),

c) Mal alımları için %5

d) Diğer hizmet alımları (“a”, “b” ve “c” alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için %10″oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre;

a) Şirketlerin hizmet aldığı kişilerin hizmet akdi ile şirkete tabi ve bağlı olarak çalışmaları halinde, adı geçenlere alış-verişi teşvik veya müşteri bulmak amacıyla yapacağı ödemelerin tamamının “ücret” olarak değerlendirilmesi ve anılan Kanunun 61, 94, 96, 103 ve 104. madde hükümleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirilmesi,

b) Söz konusu faaliyetin kazanç sağlama amacıyla ve devamlılık arz etmeyecek şekilde yapılması halinde elde edilen kazançların “arızi ticari kazanç” olarak değerlendirilmesi,

c) Faaliyetin, şirketinize bağlılık arz etmeksizin, bir iş yeri açılmadan sürekli olarak ve herhangi bir organizasyona bağlı olmadan yapılması halinde, bu işin esnaf muaflığı kapsamında verilen bir hizmet olarak değerlendirilmesi ve Gelir Vergisi Kanununun 94/13-d maddesi gereğince %10 oranında gelir vergisi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, söz konusu faaliyetin satışların artırılmasına yönelik müşteri temini ile ilgili olduğundan Gelir Vergisi Kanununun 9. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar…” hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. (Yani bunlar gelir vergisinden muaftır demek mümkün değildir.)

Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden;

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunumuzun,

  • 1/1. maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,
  • 24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil unsurlardan olduğu,
  • 30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği,
  • 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre;

  • Şirketlerin internet üzerinden yaptığı satışlara aracılık eden kişilerin faaliyetlerini ticari organizasyon içerisinde ve devamlılık arz edecek şekilde yürütmeleri halinde bu hizmetler KDV ye tabi olacaktır.
  • Şirketlerin söz konusu hizmetlerin devamlılık arz etmeyecek şekilde arızi olarak verilmesi halinde bu hizmetler KDV ye tabi tutulmayacaktır.

Vergi Usul Kanunu Yönünden;

213 sayılı Vergi Usul Kanunumuzun 227. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Vergi Usul Kanunumuzun 234. maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin, vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, Vergi Usul Kanunumuzun 238. maddesinde, işverenlerin her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecbur oldukları, Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro tutulmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu itibarla, şirketlerin internet üzerinden yaptığı satışlara aracılık eden kişiler ile şirketler arasında herhangi bir hizmet akdi olması veya bu kişilerin şirketlere bağlı ve şirketlerin emir ve talimatları doğrultusunda çalışması durumunda yapılan ödemeler ücret kapsamında değerlendirilecek olup, bu ödemeler için ücret bordrosu düzenlenmesi gerekecektir.

Söz konusu faaliyetin kazanç sağlama amacıyla ve devamlılık arz etmeyecek şekilde yapılması veya şirketlere bağlılık arz etmeksizin, bir iş yeri açılmadan sürekli olarak ve herhangi bir organizasyona bağlı olmadan yapılması hallerinde ise söz konusu şahıslar adına şirketlerce gider pusulası düzenlenmesi gerekecektir

Gider pusulasında dikkat edilmesi gereken hususların başında arızilik-süreklilik kavramı gelir. Devamlı aynı kişilere gider pusulası düzenlenmesi halinde bu iş onlar için süreklilik arz eder ki bu durumda vergi mükellefiyeti doğabilir.

  • İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 24.02.2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.01/KDV:02-241/771 sayılı özelgesi (arızi aynı yılda veya birbirini izleyen yıllarda birden fazla soru kitapçığı teslimi yapılmamış olması…
  •  İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 14.09.2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01/GVK-94/2-12969 sayılı özelgesi;

Faaliyetleri devamlılık arzetmeyecek şekilde arızi olarak (bir takvim yılında bir defadan fazla yapılmaması halinde) kendi nam ve hesaplarına yapmaları halinde ise, elde edecekleri gelirin arızi kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu durum her ne kadar onların sorunuymuş gibi görünse de dolaylı olarak şirketleri de bağlar. Çünkü fatura düzenlenmesinde %18 vergi oranı var iken gider pusulası sayesinde vergilendirme %10 oranından yapılacaktır. Yani hazinenin aleyhine bir durum söz konusu olacaktır.

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Kurumların Vergisi Oranı Yüzde Yirmibeş

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32. maddesinin birinci fıkrasında (2023 yılı ve izleyen …

2 yorumlar

  1. yazınız için teşekkürler Nevzat Bey. O kadar karışık bir durum ki bu, anlaması zor oluyor. Yani internet üzerinden toptancının malının satışına aracılık ediyor ve komisyon alıyoruz diyelim… Ama ben vergi mükellefi değilim, şirketim yok, toptancı ile iş akdim de yok. Ofisim de yok, hiçbir şeyim yok… Sadece evden komisyonculuk yapmaya çalışıyorum. Devamlılık arz edecek bir iş…. 1- Bu şartlarda şirket kurmak şart mı ki? Biz vergi vermeyelim demiyoruz ama şirket kurmadan vergiyi vermenin yolu yok mu? 2- Ürünü, müşterime yollayan kişi toptancım olduğu için, faturayı da o kesiyor zaten. Kargoyu da o yolluyor. Vergi kısmını bizim yerimize toptancımız yapamıyor mu? Bu tip işlerde asın ve en önemli soru bunlar aslında. Herkesin aklında özellikle bu iki soru var hiçbir yerde bu iki soru karşılanmıyor maalesef… Teşekkür ederim.

    • Merhaba Zafer bey sorularınız birçok makalemde konu olarak işlendi aslında konu açık ve net
      kazancınız süreklilik arz ediyorsa vergi mükellefi olacaksınız kazancınız arada bir ise arızı kazanç söz konusu ordada hadlere göre haddi aşıyorsanız yıllık beyanname ile gelirinizi beyan edip verginizi ödeyeceksiniz

zafer için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir