Ana Sayfa / Makaleler / Neden Vergi Kaçırıyorlar?

Neden Vergi Kaçırıyorlar?

res65“Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.” Oliver Cromwell

Vergi en yalın haliyle, devletin gerçek ve tüzel kişilere yüklediği ekonomik yükümlülük olarak açıklanabilir. Ulusal ekonominin gelişmesi sürecinde, vergi ile ilgili sorunların ve bu sorunların nedenlerinin tespit edilmesi oldukça önem taşımaktadır.

Devletin vatandaşlara yüklediği ekonomik yükümlülüğün temel işlevi, devlet harcamalarını karşılayarak yol, su, elektrik, sağlık gibi altyapı hizmetlerini ve ülke için kullanılabilecek diğer üst yapı hizmetlerini sağlayabilmektir.

Ülkemizde vergilerin kamu gelirlerinin % 83,2 lik bir kısmını oluşturduğu göz önüne alındığında, ödenen vergilerin devletin en önemli finansman kaynaklarından biri olduğu açıkça görülmektedir. Ülke için bu kadar önemli olmasına rağmen ülkemizde kayıtdışının yüksekliği Vergi Mükellefleri Neden Vergi Kaçırırlar? Sorusunu sormamıza neden olmaktadır.  Ben bu yazımda kısaca bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.

Vergiye karşı olumsuz tepkilerin en büyük gerekçesinin mükellefler tarafından adil bulunmayan vergi algısı olduğu göze çarpmaktadır. Türkiye’de sıklıkla yapılan vergi afları ve cezalarda indirim olasılığı sağlayan uzlaşma sisteminin sıklıkla kullanılması, bu uygulamalardan uzak ve özellikle vergisini düzenli ödeyen mükellefin gönüllü uyumunu düşüren bir uygulamadır. Vergi oranlarında görülen artışa bağlı olarak mükellefler gönüllü uyumdan vazgeçmekte ve vergiye yönelik olumsuz tepkiler göstermeye başlamaktadırlar. Artan vergi oranları mükelleflerin lüks tüketimi kısma, üretimden vazgeçme, yatırımları erteleme ve vergi kaçırma gibi tepkiler vermelerine yol açmaktadır.

Vergi mükelleflerinin tutumlarının tam olarak anlaşılabilmesi için ekonomik faktörlerin yanı sıra psikolojik, ahlaki, siyasal, kurumsal, dinsel, hukuksal ve idari yönetimsel faktörlerin bir bütün olarak incelenmesi gerekmektedir.

Peki, yazımızın başlığına dönüp Vergi neden kaçırıyorlar? Sorusunun cevabını daha somut maddeler haline getirecek olursak:

Yukarda saydığım birçok faktörün incelenerek cevap verilmesi gerekir. Ancak ben somut olduğuna inandığım iki kaynaktan yararlanarak bu soruya cevap vereceğim.

Bu iki kaynaktan birincisi; Gelir İdaresi Başkanlığının Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığının 51 Nolu Türkiye’de mükelleflerin vergiye bakışı adlı yayınıdır.  İkincisi ise  Kayıt Dışı Ekonomi, Kara Para ve Yolsuzluk adlı kitabımda kullandığım bazı raporlardır.

Bu iki kaynaktan faydalanarak şu sonuçları özetleyebiliriz.

  1. Yapılan araştırmalarda her 10 kişiden 9`u Türkiye`de vergi adaleti olduğuna inanmıyor,
  2. Yine her 10 kişiden 8`i devlet harcamalarında savurganlık yapıldığını düşünüyor, vergi vermenin toplumun yararına olduğunu ve ödenen vergilerin daha sonra hizmet olarak topluma yansıyacağını düşünmüyor,
  3. Bazı kişiler de “Herkes kaçırıyor, ben de kaçırırım” anlayışının hâkim olması,
  4. “Vergisini tam ödeyen ekonomik açıdan gelişemez ya da iflas eder” düşüncesinin toplum içerisinde yaygın olması,
  5. Vergi oranlarının yüksek olması,
  6. Vergi aflarının, dürüst mükellefi cezalandırdığına inanılması,
  7. Ekonomik krizlerin vergi ödemelerini olumsuz etkilemesi,
  8. Yükümlülerin genel olarak vergi idaresine yaklaşımı; (her 3 yükümlüden ikisi vergi idaresine olumsuz bakıyor),

Gibi daha birçok madde yazabiliriz.

Toplanan vergilerin kullanım alanlarıyla, mükelleflerin vergiye yönelik tutumları arasında bir ilişki bulunmaktadır. Mükellefler, ödedikleri verginin toplumun ihtiyaç duyulan alanlarına harcandığına inanırlarsa, vergilerini eksiksiz ve zamanında ödemektedirler. Verginin kullanıldığı alanları onaylamayan ya da bekledikleri hizmetleri alamayan mükelleflerin vergiye gönüllü uyumlarının düşük olması kaçınılmazdır. Mükellefler ödemek zorunda oldukları vergi sayısının çok olduğuna inanıyorlarsa, üzerlerindeki vergi yükü çok ağır olmasa dahi, psikolojik nedenlerden dolayı vergiye olumsuz bakabilirler. Aynı zamanda vergi sayısının ikiliği, vergi sistemini daha karmaşık hale getireceğinden denetimi zorlaştırır ve kayıt dışı ekonominin artmasına sebep olur.

Bu noktada; kayıt dışı ekonomi ile negatif bir ilişkisi bulunduğu araştırmalarla desteklenmiş olan vergi ahlakı kavramını incelemek önemlidir. Vergi ahlakının vergiye gönüllü uyum ile olan pozitif ilişkisinin yanı sıra, toplumun ahlak normları ile vergilendirme arasında yakın bir ilişki olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, vergi ödemeyi bir ödev ahlakı olarak ele alan ve vergi kaçakçılığını hoş görmeyen bir toplumda bireylerin vergiye gönüllü uyumunun kendiliğinden sağlanacağı söylenebilir. Bu noktada, vergi adaletinin sağlanması açısından ceza ve denetimlerin hakkaniyetli bir biçimde uygulanmasının, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumu üzerinde önemli bir etkisi olduğu söylenebilir.

Vergi adaleti ve vergiye gönüllü uyum arasındaki ilişki incelendiğinde, vergi ödemenin en temel ilkelerinden biri, toplumsal sınıf farkı tanımadan tüm vatandaşların bu görevi yerine getirmeleridir. Ancak, vergiyi algılayış biçimi bireyden bireye farklılıklar gösterebilir. Bazı vatandaşlar vergiyi kamu hizmetlerinin fiyatı gibi algılamakta Bu durum vatandaşların vergiye karşı olumlu bir tutum takınmalarına ve ödemeleri gereken vergiyi eksiksiz ve zamanında ödemelerine yol açmaktadır. Diğer bir taraftan, bazı bireyler ise vergiyi devlet tarafından zorla alınan bir yük, bir ceza gibi görmektedirler. Bu durumda kişilerin vergi ödeme isteğini azalmakta ve kayıt dışı ekonominin boyutunu arttırmaktadır.

Vergi sistemi ve mükelleflerin vergiye gönüllü uyumu söz konusu olduğunda, bir toplumu oluşturan temel öğelerin gözden geçirilmesi gereklidir. Vergi sisteminde yapılacak her değişimin ya da mükelleflerin gönüllü uyumunu sağlamak amacı ile başlatılan her çabanın, o toplumun kendi iç dinamikleri dikkate alınarak oluşturulması oldukça önemlidir.

Türkiye’nin vergi sistemi değerlendirildiğinde, mükelleflerin vergiye yönelik gönüllü uyumlarının düşük olduğu ve kayıt dışı ekonominin boyutlarının gitgide büyüdüğü görülmektedir. Bu noktada, vergi gelirlerini arttırmak için mevcut vergi mükelleflerine ek külfet getirmeden vergi gelirlerini arttırmanın yollarını aramak gereklidir. Daha sonraki yazılarımızda bu konuda yapılanlar ve yapılması gerekenleri daha ayrıntılı anlatacağız.

Nevzat ERDAĞ

Mali Müşavir,Eğitimci,Yazar

Hakkında nevzaterdag

Check Also

Kurumların Vergisi Oranı Yüzde Yirmibeş

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32. maddesinin birinci fıkrasında (2023 yılı ve izleyen …