Dijital teknolojilerin yoğun kullanıldığı günümüzde veri toplama, veri depolama, verilere dayalı istatistik oluşturmak ve bu verileri anlamlı bir diziye getirip sonuçlar çıkarmak son derece önemlidir. Türk vergi sisteminde vergi denetim faaliyetleri içinde son yıllarda ağırlıklı olarak kullanılmaya başlanmış olan elektronik yoklama ve yaygın yoğun vergi denetim faaliyetlerinin etkinliklerini ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bu hususu sayın Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, Anadolu Ajansı ile yaptığı bir programda Bakanlığın ve Vergi Denetim Kurulunun (VDK) dijital dönüşüm çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Yeni teknolojik sistemlerle Bakanlığı bünyesindeki dijital dönüşümü hızlandıracak ve bilişim teknolojilerinin etkin kullanımını teşvik edecek adımlar attıklarına işaret eden Şimşek, dijital dönüşüm çalışmalarının kayıt dışıyla Mücadele, vergide adalet, etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde mükelleflerin vergi sistemine gönüllü uyumunu gözeten düzenlemeler yapmaya devam edeceklerini bildirdi.
Denetim süreçlerinin tamamen elektronik ortama taşınmasını sağlayacaklarını “Yeni sistemle, yapay zeka entegrasyonları gibi gelişmelerle ciddi bir dijital dönüşümün” Yerli yazılım ve tüm verilerin Bakanlık sunucularında tutulması yoluyla yabancı bir firmanın bulutunda verilerin tutulması ve yurt dışı menşeli telekonferans uygulamalarının kullanılması gibi vergi mahremiyeti yönünden sorunlar yaratacak uygulamalardan kaçınılıyor.”
şeklinde sistemi anlattı.
Bundan sonra vergi mükelleflerini neler bekliyor? Evet bu soruyu cevaplamadan sanırım vergi ve denetim kavramlarını kısaca belirtmek gerekiyor Bildiğiniz gibi anayasamızın 73. maddesinin vergi ile ilgili hükümler şunlardır; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. …” Kamu gelirleri arasında sayılan vergiler günümüzde gelir kaynaklarının en önemlilerindendir. Devlet vergilendirme yetkisini kullanarak kendisinden beklenen hizmet ve görevleri yerine getirirken ihtiyaç duyduğu kaynakları buradan karşılar. Fakat devletin vergi almak için gücünü ifade eden vergilendirme yetkisi, devlete sınırsız bir alan tanımaz Anayasa maddesi verginin tanımını yapmamakla birlikte verginin alınmasındaki temel ilkeleri belirlemektedir. Anayasanın 73. Maddesinden ve verginin yapılan tanımlarından anlayacağımız ortak hüküm ise verginin devlet gücü ile kanunlara dayanarak alınması, kamusal harcamalarda kullanılması ve somut bir karşılığının bulunmamasıdır. Ayrıca yapılan tanımların ortak özelliği ise verginin karşılıksız olması, devletin gücüne dayanılarak alınması, devletin yapacağı kamu hizmetlerinin finansmanının kaynağı olmasıdır. Vergi denetimi ise, vergi kanunlarına göre mükellef olanların yaptıkları işlemlerin tam olarak anlaşılmasına ve vergi idaresi ile mükelleflerin vergi mevzuatlarında yer alan ilke ve kurallara uygun davranıp davranmadığını saptamaya yönelik idare tarafından yapılan işlemlerin tamamına denir Vergi denetimi ile mükelleflerin vergi kanunlarına uygun davranması amaçlanmaktadır. Özü itibari ile de insanların yaptıkları işlerdeki hata veya hileyi engelleyici etkiye sahiptir. Çünkü denetleneceklerini bilen mükellefler denetim sonucunda oluşacak cezai yaptırımlardan çekindikleri için vergi kanunlarına uygun davranacaklardır. Tanımlamalardan anlaşılacağı üzere vergi denetimi mükellefler ve idarelerin vergi yasalarının oluşturduğu kapsamda davranmasını sağlayarak, vergide adaleti sağlamak için potansiyel vergi alanlarının tamamının vergilendirilmesi ve uygulamada oluşan sorunların giderilmesine yönelik önerilerde bulunan bir işleve sahiptir Vergi mükelleflerinin vergi inceleme sonuçlarında gördüğümüz, kayıt dışının yüksek oluşu, Maliye Bakanlığı’nı vergi kayıp ve kaçaklarını önleme yolunda yöntemler geliştirmesini zorunlu kılmıştır. İşte bu yöntemlerden biri de risk analizidir. Son dönemlerde vergi incelemesine giren vergi mükelleflerine gelen vergi inceleme yazılarında, “Risk Analizi” tanımlamasını görmekteyiz.
Gelir İdaresi Başkanlığının, Gelişen teknolojinin imkânlarını da iyi kullanarak, sistem üzerinden mükelleflerin denetlenmesine yönelik uygulamaları genişletmiştir. Vergi Müfettişleri denetimlerini, sadece risk analiz sistemi verilerine göre yapmamaktadır. Denetim yapılacak mükelleflerin yüzde 90’ının risk analiz sisteminin çıktılarına göre belirlerken Risk analizi ile ilgili daha kapsamlı bir makaleme aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: Risk analiz modeli mükellefleri; Sektör, Bölge, Büyüklük Kriterlerini esas alarak gruplandırmakta ve ilgili analiz dönemi için sahip oldukları risklere göre puanlamaktadır. Yüksek risk puanına sahip mükellefler riskli mükellef olarak kabul edilerek incelemeye sevk edilebilmektedir.
Maliye Bakanlığı, Risk Analiz Sistemini sürekli olarak geliştirip, risk kriterlerini yenileyerek yeni kriterler belirlemektedir. Bu durumda, farklı risk alanlarının belirlenmesi ile farklı inceleme gerekçelerinin de ortaya çıkması kaçınılmazdır.
İşini iyi, doğru yapan, sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getiren, kayıt dışından uzak duran, muhasebesini doğru yürüten hiçbir mükellefin denetimden korkmaması gerekir.
Şirketlerin kayıt dışından uzaklaşarak, ödemelerini bankalardan yapması, Mali Müşavirlerini artık bir muhasebeci gibi değil, bir danışman gibi görmesi gerekmektedir. Mali Müşavirlerimiz de şirketlerinde risk analiz rasyolarını dikkatle inceleyip, gerekli önlemleri almalılar. Ancak, şirket yönetici ve patronları bununla da kalmayıp, aralıklarla firmalarını her an denetime girecekmiş gibi üçüncü bir göze de inceleterek, eksik ve hatalarını tamamlamalıdırlar.